bugün

entry'ler (200)

13 ağustos 2016 beşiktaş galatasaray maçı

Bizim taraftar hakikaten gerizekalı. Bunu daha şairane bir şekilde söyleyemediğim için üzgünüm.
Not: Gs

sinemia

davetiye sistemi sanırım şöyle çalışıyor:

öncelik linkedin hesaplarında tabii ki. davetiye isteyenin hesabına bakılıyor, ne tür bir işte çalıştığı saptanıyor, ne kadar yorucu veya değil ya da akşam kaç gibi işten çıkabilir bunlar hesaplanıyor. facebook hesabıyla başvuranlar için filmlerle arası nasıl, çok film izler mi bunlar hesaplanıyor. kim için haftada bir filmi bile zor izler kanaatinde bulunuyorlarsa ona davetiye gönderiyorlar.

aklıma gelen en mantıklı açıklama bu. bana 9 ayda gelmeyen davetiyenin sinemaya gitmesi bana oranla daha düşük olan arkadaşıma 3 günde gelmesinin başka bir mantıklı açıklaması aklıma gelmiyor çünkü.

2014 emmy ödülleri

breaking bad'in final yapması ve biraz fazla popüler olması nedeniyle diğer dizilere haksızlık yapılması ile beni hayal kırıklığına uğratmış törendir.

şimdi öncelikle en iyi drama dizisine gelelim: evet breaking bad on numara dizidir, çok da güzel bitmiştir, ama true detective'in şu sekiz bölümle yaptığı şeyi şu ana kadar çok az dizi yapmıştır, bir battlestar galactica hayranı olarak, favori dizilerinin başında the wire gelen birisi olarak, true detective'i bunlardan da ayrı bir yere koymuşumdur, çünkü bambaşka bir şey olmuştur bu ve kesinlikle o ödülü hak etmiştir.

en iyi erkek oyuncu ödülünde de benzer bir durum söz konusu. Matthew McConaughey şu ana kadar izlediğim tüm ingiliz, amerikan, drama, komedi, bilim kurgu vs. istisnasız izlediğim tüm dizilerde gördüğüm en iyi oyunculuğu sergilemiştir. bana kalırsa bu ödül kime verilse diğerlerine yazık olacaktı; Bryan Cranston, Woody Harrelson, Kevin Spacey... Bu üç oyuncu da bana göre harika oynamıştır, ama dediğim gibi ödülün asıl sahibi Matthew McConaughey olmalıydı.

yardımcı erkek oyuncu ödülüne ise ayrıca şaşırdım, peter dinklage'in sadece 4.sezon 6.bölümdeki tiradı bile o ödülü alırdı, kendisini severiz ama aaron paul ne demek ya?

bir de en iyi kadın oyuncu var, bence bu ödülün sahibi de robin wright olmalıydı. Julianna Margulies kimdir bilmiyorum, lakin robin wright o ödülü hak etmişti.

yardımcı kadın oyuncuya diyecek bir sözüm yok diğer adaylar hakkında bir bilgi sahibi değilim. yorumlamam bu kadar.

true detective ve house of cards'ın şuradan adam akıllı bişeyler kazanamadan ayrılmaları başlı başına bir ayıp bence. bir breaking bad yılıdır gidiyor, ama hayırlısı bakalım.

neyse ki fargo ödül kazandı, buna da şükür.

dexter

Sean Patrick Flanery'nin varlığıyla 6.sezonu the boondock saints hayranlarına daha bir sevdirmiştir. 5.bölümüyle de bu sevgi zirveye çıkmıştır artık.

--spoiler--
çevirmen, saint'i melek diye çevirdiği için pek fark edilmemiş olabilir ama, debra, elway'e "You're a fuckin' saint" diyerek the boondock saints'e selamların en güzelini göndermiştir.
--spoiler--

ladyimam

kendisini takip etmiyorum. ama takip ettiğim insanlara yazdıklarını, yahut retweet edilen tweetlerini haliyle görüyorum. benim anladığım kadarıyla muhalif falan değil, klasik düz bir atatürkçü, siyasi görüşü chp olan ve aynı şekilde devam edecek birisi. kendisinin yazdıklarını okuyan birisi bunu hemen anlayabilir. hayır, bunu aşağılamak için falan söylemiyorum, hani akp ve yandaşlarını eleştiren kesimden ya kendisi işte buradaki akp yerine chp koy, aynı şey. hiçbir fark yok.

gelelim bana bunları yazdıran şeye... daha doğrusu birikenleri yazıya dökmeme neden olan o son damlaya diyelim.
https://twitter.com/ceydak/status/348885581868171264

Çok sevgili halk tv'sine tek laf söyletmiyor.

zaten ben bu halk tv aşkını da anlamış değilim. tamam şu gezi parkı olaylarını yayınlayan birkaç kanaldan biri. bir kanal sırf bunun için bile saygıyı hak edebilir. ama bu kanal chp'nin yayın organı değil mi? yani yarın öbür gün chp'nin bir açığını yakalarsa da aynı cesaretle yayınlayabilir mi? hiç zannetmiyorum.

hem muhalefet partisinin yayın organı olacaksın, hem de eline geçen böyle bir kozu kullanmayacaksın? asıl yayınlamaması çok saçma olurdu zaten.

şu son zamanlarda halk tv'nin bu kadar rağbet görmesi de herkesin bildiği gibi, denize düşen yılana sarılır misali oldu biraz.

hakan albayrak

keşke değişmeseydi denilen şeyler vardır ya hani, bu adam onların başında geliyor bence. bizi severken devletten farkları yoktu sözünü söyleyen bir adam şimdi nasıl bu kadar duyarsız, kör olabilir? 15 20 sene önceki halini görmedim, ama kitaplarından ve duyduklarımdan şimdikine taban taban zıt birisi olduğunu çıkarıyorum. anlamıyorum abi, gerçekten anlamıyorum. başbakanı, senin benim inancıma yakın diye devlet birden dost mu oldu?

12 hazirandaki yazısını okumak için sayfayı açtım. başlıktaki öfkeye rağmen, yazıyı giriş yaptım. ama bir iki paragraftan sonra dayanamadım bıraktım. ara ara okudum yine de. hem bu yazısını hem de 4 gün öncekini... Söylediği -ya da benim gördüğüm- tek olumlu şey şu: "polisin ilk müdahalesi korkunçtu." bunun dışında yazıyı yazmadan kafasında şöyle kurdu sanırım: gezi parkında ne kadar olumsuz haber varsa al, onlarca olumlu şeyi görme. -ki bunlar içinde müezzin tarafından yalanlanan camide bira içme olayı da var.- öbür taraftan, akp mitinginden de sadece iyi yanları al küfürleri, nefreti görme.

peki halit ergenç ile ilgili pankartı dedem mi astı? emine erdoğan'a edilen küfürle bunun arasında ne fark var?
taksim'i ezelim diyenler gezi parkı'ndakiler mi? bu slogan atılırken hiçbir tepki vermeyen başka bir ülkenin başbakanı mı?

bir de iki yazıda da dile getirdiği düşüncesi şu: bir size bakın bir de bize bakın. sadece bu bile yeterli heralde.

abi burayı okuyorsundur inşallah. niye böyle oldu abi? 89 yılında umutsuzlara ölüm diyen adam sen değil misin? neredeyse babam yaşındasın, insan büyüdükçe vicdanı mı küçülüyor abi?

bir de abi; filistin'i hepimiz seviyoruz, her müslümanım diyen, ezilenin yanındayım diyen her bir insan seviyor. ama diğer insanları da filistinliler kadar sevsen olmaz mı abi? hiç olmazsa yarısı kadar?

valar morghulis

Sen, "Valar morghulis." dersin ama, cenazene "Her nefis ölümü tadacaktır." gelir.

salih uçan

zaten zar zor alıyorlardı oyuna. alper de gelirse hepten yalan olacak. en iyisi gelsin bize. salihçim; bak kardeşim yaşındasın, gel sözümü dinle. bu entry'yi okuyorsan haber et, numaranı başkana ileteyim.

alper potuk

eğer; tam anlamıyla, oyuncuyla da anlaşma sağlanırsa, fenerbahçe'ye faydalı olacağını düşünüyorum. tabi bize gelseydi de şu melo'yu gönderseydik daha çok sevinirdim o ayrı. ama sanki olayı sidik yarışına döndürdüler gibi. 2 hafta falan önce ilgimiz yok diye açıklama yapıp, tam galatasaray anlaşmışken olaya dahil olunması da bu görüşümü destekliyor. bir de son zamanlarda olayların iyice gerilmesi de cabası. sırf galatasaray'a çelme takmak için yapıldıysa yanlış, alınmasının nedeni; yerli, genç ve başarılı bir oyuncu olması ise doğru bir karar bence.

bir de şu tekliflere kafam takıldı:
fenerbahçe'nin teklifi= 6,25m + bienvenu + orhan şam
galatasaray'ın teklifi= 5.5m + Yigit Gökoğlan + Culio

aradaki 0.75m'yi saymazsak gs'nin teklifi daha cazip geliyor bana. yani culio öyle boş bir oyuncu değil, hatta alper'in boşluğunu doldurabilir belki. ama bunun yerine fenerbahçeli olup da seven bir kişiyi bile görmediğim bienvenu'yu tercih etmeleri enteresan.

düzeltme: 5.5m değil, 5m imiş. ama ben yine de aynı görüşteyim.

sen aydınlatırsın geceyi

Sinema salonlarında gösterilmeyeceğini ve nedenini duyduğumda takdir etmiştim.(#19021150) Ancak sinemanın tekel haline gelmesine isyan edip biz dağıtacağız diyerek, biletleri sinemadakinin 2 katı fiyata satmak nedir? Semaver kumpanya'daki fiyatlardan bahsediyorum. ayıptır yahu. sinemayı iyice lüks haline getirecekler bu gidişle. Sonra da korsana karşıyız falan filan. Biz nasıl izleyeceğiz bu filmleri arkadaş?

Bu arada buyrun, doya doya bakın bilet fiyatlarına:

http://www.biletix.com/etkinlik/PTCE4/TURKIYE/tr

6 nisan 2013 galatasaray mersin idman yurdu maçı

ulan memleket öyle bir yer ki tff her maç başka bir takımı tutuyor, hakemler her maç başka birilerini kayırıyor. futbolseverim diyenler de her hafta aynı saçmalıkları söyleyerek futbol yorumladıklarını zannediyorlar. ulan sen oyununa baksana arkadaşım. galatasaray şurada takır takır futbol oynamış, hadı hiç değilse drogba'nın hatrına maçı hakemle aldınız demeye adam utanır.
bir de işin en garip yanı, galatasaraylılar 'hakeme rağmen kazandık', diğerleri ise 'hakem sayesinde kazandınız' diyorlar. yahu her hafta aynı senaryo olur mu? eski türk filmleri gibi anasını satayım; senaryo aynı, karakterler değişik. drogba'nın pozisyonuna da gönül rahatlığıyla, hani hiç şüpheye bile düşmeden penaltı değil diyen adamın ben ta gözüne gözüne... o zaman ben de adamı yere sereyim sonra ayağım topa değsin topa müdahale diye geçiştirelim. oldu canım.
ayrıca fatih terim'den, bir galatasaraylı olarak gram hazzetmediğimi de ekleyeyim. ki zaten, hem futbolu, hem de fatih terim ya da aykut kocaman ikilisinden birisini sevmek dünyanın en sikik durumlarından biridir bence.

onur ünlü

sen aydınlatırsın geceyi sinemaya girmeyecekmiş. kendisi bir röportajda söylemiş. yaptığı işe çok saygı duyuyor, bu kararına da hak veriyorum ancak sinirlenmedim de değil. Ama kime? öncelikle film, istanbul film festivali'ne gelmesine rağmen ilk gün bile bilet bulamamamızı sağlayan lale kart uygulamasını başlatan, şu güzelim festivalleri de parası olanlara özel kılan herkese. daha sonra, sinemanın s'sinden anlamayan işleri güçleri para olan cinemaximum ve benzeri büyük sinema salonlarının alayına.

ben daha ne diyeyim ki. inşallah üniversite sinema festivalleri falan akıllılık eder de şu filmi getirirler. yeterince bekledik zira.
bu arada kaynak götüm falan değil. burada:
http://celladimibeklerken...arihli-onur-unlu-roportaj

işler güçler

--spoiler--
ya her şey tamam da murat cemcir resmen boku bokuna çıktı gibi bir şey oldu. milleti galeyana getirelim, heyecan yapalım diye mi böyle yaptılar çok merak ediyorum. Adam sanki bir önceki bölüm düşmüş de kolunu kırmış gibi çat diye girdi diziye. iyi de bu adam bir bölüm gözükmedi abi dizide. Açıklasanıza neden yaptınız böyle bir şey? biz diğer dizilerden farklıyız,başrol oyuncusunu bile göndeririz yeri gelirse falan demek için olamaz herhalde.
--spoiler--

murat menteş

bugünkü yazısında metin kaçan'dan söz etmiş kişi.
"insanları en iyi yaptıkları iş üzerinden tanımlamak gerekir." demiş. Bu ne demektir? hitler'i tanımlamak için çok başaralı bir lider demek ya da başarılı bir seri katil için, zeki, idealist tanımlarını kullanmak demektir. süslü kelimeler kullanıyor, bunu çok iyi de yapıyor, ki romanlarını sevme nedenim de bu. ama bazen sadece kulağa hoş gelsin diye yazıyor gibi.

şimdi metin kaçan konusuna gelirsek, hakkında tam olarak bir şey diyemem. kitabını okumadım ama filmi izledim ve tabi ki çok beğendim. tecavüz konusunda ise bir şey bilmemiz artık imkansız, işin gerçekliği tartışılır. bir insan ağır roman gibi bir kitap yazınca, insanlar ister istemez, bu kişi böyle bir şey yapmış olabilir diye düşünüyor. ama ortada kesin bir şey yok, bahsedilen suçu işlemiş de olabilir, suçsuz da olabilir. tek bildiğim; bir insan intihar ediyorsa vicdanı var demektir. genel olarak intiharın bencilce bir şey olduğunu düşünüyorum ama bu durum farklı. iki seçenek var gibi gözüküyor; ya vicdan azabından, ya da bahsedilen olay olmadıysa bu yakıştırmalarla daha fazla yaşamak istemediğinden.

idefix

Daha önce çektiklerimi yine burada belirtmiştim.
(#17962615)
(#18008021)

Burada bahsi geçen ilk kargo yanlış hatırlamıyorsam ayın 26'sında elime ulaşmıştı. Yani 8 gün sonra.(azami temin süreleri 2 gün)
diğer kitaba gelirsek: 18 Aralık'ta verdiğim sipariş, önce baskı çalışması nedeniyle 4 Ocak'ta gönderilecektir denilerek ertelendi. Şimdi de aynı sebepten bir hafta sonrasına erteleniyor. Bir kitabı en uzun sürede teslim etme rekorunu da böylece egale etmiş bulunuyorlar. kendilerini Tebrik ediyorum.

işler güçler

--spoiler--
murat cemcir'in bir dahaki bölümde gözükeceği dizi. cemcir'siz selçuk aydemir olur mu lan?
kurbanlık
ramazan güzeldir
çalgı çengi
üsküdar'a giderken

bunlara bir bakın bakalım, kilit adamımız kim?

cemcir diziye illa ki dönecektir, ama inşallah dönüşü mükemmel olur da bi' sike yarar gidişi. (http://www.youtube.com/watch?v=pmZ1pmUwdhw)
--spoiler--

idefix

18.12.2012 tarihinde sipariş veren sözlük yazarlarından biriyim. Ayrıca siparişin gecikmesinin nedeni bende de aynı; çavdar tarlasında çocuklar. Ama ben bunun bir bahane olduğunu düşünmüyorum. Başka sitelerden de alış-veriş yapıyorum, orada böyle durumlarda geciken ürünü geç gönderip, diğerlerini en kısa zamanda kargoya veriyorlar ki müşteri de kargosuna kavuşsun.

ve yine ayrıca, telefonları gerçekten sürekli meşgul. geçen gün, gün içinde 3 saat boyunca onlarca kez aradım, işin komik tarafı telefon düşüyor, size telefon faturasından bir miktar geçiriyorlar. daha sonra müşteri hizmetleri meşgul gibi bir şey söyleyip kapatıyorlar. bu olay 3 yıl önce de böyleydi, şu anda da böyle. görüyorum ki; gram gelişme yok. çağrı servisleri normalde insanlar arasın, dertlerini anlatsın diye vardır. Ama bu sitede, insanlar arayıp ulaşamasın, habire küfür etsinler diye var gibi gözüküyor.

bu olayların üzerine, doğal olarak hiç kimseye önermiyorum artık. zaten şu kitap fuarı muhabbeti dışındaki zamanlarda, piyasadaki bütün siteler buradan daha uygun fiyatlara satıyorlar kitapları. yani çekici bir tarafları yok, sadece adı var işte. kendilerine de duygu ve düşüncelerimi, gönderdiğim şikayet mailleriyle bir güzel ilettim zaten. bu da son yazdığım:

"Kitapları göndermeyin zaten ya, kendinize saklayın. Canı sıkılınca; öyle sağa sola para saçan, kafasına göre kitap alıp, okumadan atan biriyim ben zaten. Gerek yok, kitaplar gelmese de olur.

Gelecekse de acelesi yok yani, 2013 olmuş, 2014 olmuş fark etmez. Müsait bir zamanınızda gönderirsiniz. Torunlara falan yetişir artık. He bu arada kargo bilgisi de vermeyin sakın, aman ha. Maazallah kontrol falan ederiz, hiç gerek yok, koyverin gitsin."

işler güçler

--spoiler--
ahaha üsküdar'a giderken'deki sivilce muhabbetinin devamını çekmişler ya la resmen. Aynı muhabbetlerin tekrarlanmamasını ve daha da yaratıcı şeyleri bekliyoruz.
--spoiler--

idefix

haftasonumu zehir etmiş sitedir. ayın 18'inde bir çılgınlık yapıp buradan kitap siparişi verdim. ki bu kitapların, bugüne kadar elime ulaşacağını, en kötü ihtimal kargoya verileceğini tahmin ederek vermiştim siparişimi. ancak, temin süresi azami 2 gün olan kitaplar 4 gündür hâlâ temin aşamasında görünüyor. dün durumu fark edip şikayetimi ilettim. cevap olarak yazdıkları mailde, kitaplardan birinin 'yeni bir baskı çalışması' nedeniyle 4 ocak tarihinde kargoya verilebileceğini yazıyordu. bir de sonuna "Temin çalışmaları devam eden kitaplarınız için beklemek istemiyorsanız, bu mesajı yanıtlayabilir ve bize talebinizi iletebilirsiniz." gibi bir not düşmüşler. arkadaşım neden beklemek isteyeyim ki? hayır, bir iki gün olsa yine her neyse. Ama bir kitap geç gelecek diye diğerlerini de neden 15 gün sonra almak isteyeyim ki? üstelik bu kitaplardan birisi bana acil lazım. haftasonuna kadar gelmesi ve benim de hızlıca okumam gerekiyordu. ve muhtemelen yatacak o iş.

her neyse, durumu fark edince arayıp, kitapların ayrı ayrı kargolanmasını istedim, ancak kitaplar hâlâ temin aşamasında görünüyor ve ben, dakikada bir, idefix sitesine girip bakmaktan bıktım ve çıldırmak üzereyim. hava şu halde olmasaydı idefix'in adresine gidip, eğer mümknse elden almayı bile düşünüyordum. ama artık iş işten geçti sanırım.

bu siparişte böyle bişey yaşayınca hatırladım ki 3 yıl önce benzer bir olay daha yaşamış ve müşteri hizmetlerinden neredeyse herkesle görüşmüştüm. o sıralar öğrenci olduğum trabzon'dan sipariş verdiğim kitap onların söylemesine göre adresime kadar gelip, geri dönmüştü. hiç arayıp, sorma yok tabi. bir vakit sonra ben istanbul'a gelmiş ve kargoyu buradan alacağımı söylemiştim. ancak ben istanbul'a kavuşmama rağmen kitapla bir türlü kavuşamamıştık. en sonunda bari kargoya teslim edin de gidip alayım demiştim ama tesadüfe bakın ki öğlen sularında tam ben havaalanındayken mesaj gelmiş ve kitap kargoya verilmiştir denilmişti. haliyle de kavuşmamız bir sonraki istanbul'a geldiğim tarihe nasip olmuştu. bir de yanlış hatırlamıyorsam olayın bu kadar karışmasının en büyük nedeni, ben x kargosuyla istediğim halde kitabı y kargosuyla göndermeleriydi. bu kadar büyük bir sitenin böyle aptalca bir hata yapması da ayrı bir şey tabi.

tabi ben bu olayı unuttuğum için bir umutla yine idefix'ten sipariş verdim ve kör olası tarih, yeniden tekerrür etti maalesef.

işler güçler

--spoiler--
kimsenin bahsetmemiş olması çok ilginç, ama bu bölüm muhtemelen sansüre uğramış. fragmanda, ahmet kural: "beni niye bafiliyorlar lan." falan diyordu. ama sonra o sahneyi korse olayına çevirmişler. nedir ne değildir pek anlamış değilim ama bir sansür var gibi.
--spoiler--